Welcome to of Rebellious Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Welcome to of Rebellious Forum

Rebellious of Kingdom
 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 MİLLİYETÇİLİK

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
PATRON
...Sarhoş...
...Sarhoş...
PATRON


Mesaj Sayısı : 233
Yaş : 41
Kayıt tarihi : 29/07/07

MİLLİYETÇİLİK Empty
MesajKonu: MİLLİYETÇİLİK   MİLLİYETÇİLİK Icon_minitimeC.tesi Ocak 12, 2008 6:57 pm

MİLLİYETÇİLİK


Ait olduğu milletin varlığını sürdürmesi ve yüceltmesi için diğer
bireylerle birlikte çalışmaya, bu çalışmayı ve bilinci, diğer kuşaklara
da yansıtmaya "milliyetçilik" denilir. Şu tanıma göre milliyetçiliğin
en önemli öğesi "millet" olmaktır. Öyle ise millet nedir?
Bir insan topluluğuna millet diyebilmek için bazı niteliklerin o
toplumda olup olmadığı saptanmalıdır. Bazı anlayış biçimlerine göre,
bir topluluğun millet sayılabilmesi için ırk birliği yetişir. Bu eksik
bir görüştür. Aynı ırktan olmadıkları halde bugün milletlikleri
tartışılmaz topluluklar vardır, İsviçreliler ve Amerikalılar gibi,
bazılarına göre ise millet olmanın baş şartı aynı dili konuşabilmektir.
Bu da her zaman doğru sayılamayacak bir görüştür. İsviçre'de üç ayrı
dil konuşulur ama bütün İsviçreliler bir millettirler. Buna karşılık
aynı dili konuşan pek çok Arap milleti vardır. Iraklılar ile Faslılar
aynı dili konuştukları halde aralarında büyük farklar bulunur, ikisi de
ayrı birer millet sayılabilirler.

Kimileri de millet olmanın baş şartı olarak din birliğini kabul
ederler. Kuşkusuzdur ki, artık bu da savunulamaz bir görüştür. Bugün
dünyanın en büyük milletlerinden sayılan Japonların içinde çok çeşitli
dinler vardır. Gene ayrı birer din gibi kabul edilebilecek Katoliklik
ile Protestanlık Almanya'da, Amerika'da yan yana yaşamaktadır. Ama aynı
dinden oldukları halde Müslümanlar hiçbir zaman tek millet
sayılamamışlardır.

Öyle ise sayılan bütün bu şartlar bir insan topluluğunun millet
olmasına yetmemektedir. Aynı toprak parçası üstünde yaşayan insanların
millet olması için ilk şart, ortak bir geçmişe, kader birliğine, ortak
bir gelecek hedefine sahip olmaktır. Bu, en tutarlı ve geçerli
görüştür. Milliyet bağı böylece maddi olmaktan çok manevi bir
ilişkidir. Bu görüşü benimseyen ******, milleti şöyle tanımlamaktadır:
Bir insan topluluğunun millet sayılabilmesi için "zengin bir hatıra
mirasına, birlikte yaşamak hususunda ortak istekte samimi olmaya, sahip
olunan mirasın korunmasını birlikte sürdürebilmek konusunda iradelerin
ortak bulunmasına, gelecekte gerçekleştirilecek programın aynı
olmasına, birlikte sevinmiş, birlikte aynı ümitleri beslemiş olmaya"
ihtiyaç vardır, işte bu ana şartları taşıyan bir insan topluluğu millet
sayılır. Gene ******'e göre, bu şartların doğal sonucu, ortak milli
bir düşünce, ideal ve en önemlisi ortak dilin ortaya çıkmasıdır. Gerçi
dil birliği millet olmanın baş şartı değildir ama insanları düşünce,
ruh ve kültür açısından birbirine bağlayan ana dilin, pek çok millette
tek olduğunu da unutmamak gerekir.

Görülüyor ki, ******, Türk milletini ırk veya din esası üzerine
oturtmamıştır. Zaten akılcı bir yaklaşımla buna imkân da yoktur,
özellikle Anadolu'daki Türk toplulukları başka ırklarla, yüzlerce
yıldan beri kaynaşmış durumdadırlar. Anadolu'nun uygarlıkları birbirine
bağlayan bir bağ olması bu sonucu doğurmuştur.

******'ün millet anlayışı akılcı ve insancıldır. ******'e göre bir
milleti başka milletlerden ayıran nitelikler vardır. Her millet kendi
yetenekleri, kültürü ve imkânları çerçevesinde kendini diğerlerine
kabul ettirmek ve mutlu yaşamak zorundadır, işte bir milletin
bireylerinin bu biçimdeki davranışları milliyetçiliktir. Türk
milliyetçiliğinin amacı, Türk'ün her alanda yükselmesi, yücelmesidir.

******'e göre, "asıl olan millettir, ilham ve güç kaynağı milletin
kendisidir. Bir millet için mutluluk olan bir şey, diğer bir millet
için felâket olabilir. Aynı sebepler ve şartlar birini mutlu ettiği
halde, diğerlerini mutsuz kılabilir", öyle ise, her millet akıl ve
bilim yolu ile yalnız kendi değerlerini ve çıkarlarını bulmalıdır.
"Türk milliyetçisi, gelişme ve ilerleme yolunda ve uluslararası
ilişkilerde bütün çağdaş milletlere paralel olarak, onlarla bir uyum
içinde yürüyecektir. Ama bunu yaparken Türk milletinin özelliklerini,
bağımsız kişiliğini koruyacaktır. Türk Milliyetçisi diğer milletlerin
hakkına, bağımsızlığına saygı gösterecektir. Ancak böylelikle diğer
milletlerden de saygı görecektir. Kimsenin yurdunda gözümüz yoktur.
Çünkü her milletin yurdu kutsaldır. Türk, büyük gücünü ancak haklarına
saldırı olduğu zaman kullanacaktır".

******, bütün milletlere saygı duyar, ama onların hepsinin üstünde
Türk'ü görür. Ona göre, "Dünya yüzünde Türk'ten daha büyük, ondan daha
eski, ondan daha temiz bir millet yoktur ve bütün insanlar tarihinde
görülmemiştir". ******, tarih alanındaki olağanüstü çalışmalarıyla
Türk'ün geçmişini aydınlatarak bu görüşe erişmiştir. Böylesine üstün
bir milletin yurdu da kutsaldır. Vatan sevgisi, milliyetçiliğin önde
gelen öğelerindendir; "Vatanımız, Türk milletinin eski ve yüksek tarihi
ve topraklarının derinliklerinde varlıklarını sürdüren eserleri ile
bugünkü yurttur. Vatan hiçbir kayıt ve şart altında ayrılık kabul etmez
ve bütündür".

Mademki vatan kutsaldır ve bir bütündür, öyle ise "memleketi doğu ve
batı diye ikiye ayırmak doğru değildir". Çünkü yurdumuz kutsaldır.
"Yurt toprağı, sana her şey feda olsun. Kutlu olan sensin. Hepimiz
senin için fedaiyiz. Fakat sen, Türk milletini ebedi hayatta yaşatmak
için feyizli kalacaksın".

******'ün Türk milliyetçiliği üzerinde bu kadar çok durmasının derin
sebepleri vardır. Bu sebepler de gene tarihten kaynaklanmaktadır.
Türklerin dünya tarihine ve uygarlıklara yaptığı üstün hizmetler
bilinmektedir. Ama ne yazık ki, Türklerin kurduğu en büyük, en görkemli
devletlerden Osmanlı İmparatorluğu'nun yapısı, tam bir milliyetçilik anlayışının doğmasına imkân vermemiştir.

Osmanlı İmparatorluğu'nda her bakımdan birbirinden farklı çok çeşitli
uluslar yaşardı. Bunu biliyoruz. XVIII. yüzyıl sonlarına kadar dünyada
milliyet ilkesi pek bilinmiyordu. Gerçi devletler kuran milletler,
kendi yaşama biçimlerini, kültürlerini, anlayışlarını geliştiriyor,
dillerini kullanıyorlardı, bağımsızlıklarını koruyorlardı. Ancak
bunları belli bir millete bağlı olma bilinci içinde değil, belki
toplumsal bîr zorunluluk olarak yapıyorlardı. Millete benlik veren
milliyetçilik değil, din idi. Her millet mensup olduğu dinin
buyruklarına ve kalıplarına uyarak yaşıyordu.

XVII. yüzyıldan itibaren Batı'da iyice güçlenen akılcılık, aynı zamanda
milliyetçiliği doğurmuştur. Batıda, çeşitli milletlere mensup olan
düşünürler, her milletin diğerinden farklı olduğunu görmüşler,
insanları dinin değil, milliyetin ilk planda birbirine bağlamasının
akla uygun olduğunu anlamışlardır. Böylece milliyetçilik Batı'da
gelişerek siyasal hayata girdi. XVIII. yüzyıl sonunda çıkan Fransız
İhtilâl ve onu izleyen büyük inkılâpla, milli devlet ve dolayısiyle
milliyetçilik hızla bütün dünyaya yayılmaya başladı.

Özellikle çok uluslu devletler için milliyetçilik akımı bir felâketti.
Milliyetçilik akımının çok uluslu bir devlet olan Osmanlı İmparatorluğu
için önem taşımış, imparatorluk sınırlan içinde yaşayan ve Türk olmayan
çeşitli uluslar bağımsızlık isteği ile ayaklandılar. Osmanlı devlet
adamları buna karşı bir çare aradılar: Din ayrımını kaldırarak ülkede
yaşayan herkesi "Osmanlı" ilân ettiler. Ama bu kesin bir çözüm yolu
değildi. Milliyetçilik bir büyük akımdı ve bu hareketi böyle bir
davranışla önlemek mümkün değildi. Nitekim ülkede yaşayan uluslar birer
ikişer ayaklanarak Osmanlı yönetiminden kopuyor, kendi milli
devletlerini kurarak bağımsızlıklarını ilân ediyorlardı.
Bu durum karşısında bazı Türk düşünürleri milliyetçilik akımının
önlenemeyeceğini anlamaya başladılar. Şimdi yapılması gerekli olan,
elde kalan ve üzerlerinde Türklerin yaşadığı vatan topraklarım, yeni
milli devletlerin sataşmalarından kurtarmaktı. Hiç değilse bundan sonra
Türk, vatanına sahip çıkmalıydı. Böylece, imparatorluk sınırlan içinde
yaşayan çeşitli milletler arasında en son, Türklerin milliyetçilik
anlayışı doğmuştur. Bu da XX. yüzyıl başlarına denk düşmektedir.

Türk milliyetçiliği doğarken, yalnız Türklerin değil, bütün
Müslümanların tek millet olması gereğini ileri sürenler de çıktı. Ama
Müslüman Osmanlı vatandaşı olan Arapların Birinci Dünya Savaşında,
Hıristiyan düşmanlarımızla iş birliği yaparak bizi arkadan vurmaları,
milletin dine dayandırılamayacağını çok açık ve acı biçimde
göstermiştir.

******, yeni Türk Devleti'ni kurduğu vakit durum bu idi. Bütün millete
Türklüğünü anlatmak, göstermek, bu çok önemli konu üzerinde durmak
gerekiyordu. Artık çok uluslu Osmanlı Devleti tarihe karışmıştı.
Anadolu'da ve Doğu Trakya'da yalnız Türkler yaşıyordu. ******, Lozan
Konferansında Türkiye'de yaşayan Rumları Yunanistan'a yollamayı
başarmıştı. Engin ve büyük bir tarihe sahip olan Türkler, artık
Türkiye'de en yüksek oranda çoğunlukta idiler. Milli devlet
kurulabilirdi. Bu bölümün başında belirtildiği gibi, her millet kendi
yücelmesini, kendi yetenekleriyle sağlar. Bunun için de katıksız bir
milliyetçilik gereklidir.

******, yaşadığı sürece hep Türk milliyetçiliğini geliştirmeye
çalışmıştır. "Ne Mutlu Türküm diyene" sözü, milletimiz yaşadıkça anlamı
yücelecek çok üstün bir görüşün simgesidir.


--------------------------------------------------------------------------------

******'ün Milliyetçilik ile İlgili Bazı Sözleri

Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk halkına, Türk milleti denir. (1930)

Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trakyalı her bir soyun evlatları ve aynı cevherin damarlarıdır. (1923)

Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz.
Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumudur. Bu toplumun fertleri ne
kadar Türk kültürü ile dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de, o
kadar kuvvetli olur. (1923)

Biz öyle milliyetçileriz ki, bizimle işbirliği yapan bütün milletlere
saygı duyarız. Onların milliyetlerinin bütün gereklerini tanırız. Bizim
milliyetperverliğimiz her halde bencil ve gururlu bir milliyetperverlik
değildir. (1920)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://rebellious.yetkinforum.com
 
MİLLİYETÇİLİK
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Welcome to of Rebellious Forum :: ****** İlkeleri-
Buraya geçin: