Welcome to of Rebellious Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Welcome to of Rebellious Forum

Rebellious of Kingdom
 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 CUMHURİYETÇİLİK

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
PATRON
...Sarhoş...
...Sarhoş...
PATRON


Mesaj Sayısı : 233
Yaş : 41
Kayıt tarihi : 29/07/07

CUMHURİYETÇİLİK Empty
MesajKonu: CUMHURİYETÇİLİK   CUMHURİYETÇİLİK Icon_minitimeC.tesi Ocak 12, 2008 6:54 pm

CUMHURİYETÇİLİK


Cumhuriyet bir devlet biçimidir. Cumhuriyette esas olan ilk öğe, devlet
başkanının belli bir süre için seçilerek iş başına gelmesidir. Bu
bakımdan cumhuriyet, başta bir hükümdarın bulunduğu devlet
biçimlerinden (monarşilerden) ayrılır. Monarşilerde devletin başı,
belli bir aile içinden çıkar, normal koşullar altında, ölünceye kadar
iş başında kalır. Yerine gene aynı aileden bir başkası gelir. Her
monarşide, aile içinden kimin hükümdar olacağı belli bazı kurallara
göre saptanır. Cumhuriyette devlet başkanı belli bir süre içinde
seçimle iş başına gelince, ileri gelen diğer kişilerin de seçimle
belirlenmesi gerekir. Bunlar genellikle o toplumda yasa koyacak
kimselerdir.

Gerek devlet başkanının, gerek yasa koyma yetkisine sahip olanların
seçimle iş başına gelmesi şartının kabulü ile cumhuriyet tam anlamıyla
belirmiş sayılmaz. Şimdi sorun seçim üzerinde düğümlenecektir. Seçime
kimler katılacaktır? Belli bir grup vatandaşa seçme ve seçilme hakkı
verilirse belki dış görünüşü bakımından bir cumhuriyetle karşılaşılır.
Böyle cumhuriyetler ilkçağ Yunan kent devletlerinde, bazı ortaçağ
İtalyan ve Alman bölgelerinde (Venedik, Ceneviz cumhuriyetleri, Hansa
kentleri gibi) görülmüştür. Bu tür eski cumhuriyetlerde seçime katılma
hakkı sadece belli bir grup vatandaşa verilmişti. Onlar, yaptıkları
seçimle iş başına gelen kadroya dayanarak tüm toplumu yönetiyorlardı.
Bugünkü anlayışımıza göre bu tür cumhuriyetler amaca uygun birer rejim
değillerdir. Onlara aristokratik veya oligarşik cumhuriyetler denilir.
Demek ki, cumhuriyet biçiminin amaca uygun olarak gerçekleşmesi için,
belli bir olgunluk yaşına gelmiş her vatandaşın seçime katılması
gerektir. Bu anlamıyla cumhuriyetler Amerika Birleşik Devletleri'nin
kurulması ile doğmaya ve ancak büyük Fransız inkılâbından sonra
yayılmaya başlamıştır. Gerçi ünlü düşünürler cumhuriyeti çok önceden
kafalarında kurmuş ve tanımlamışlardır. Ancak uygulama XIX. yüzyılın
sonuna doğru ortaya çıkmıştır. Seçme ve seçilme hakkının tüm
vatandaşlara tanınması ve uygulamaya geçilmesiyle gerçek cumhuriyet
kurulmuş ve işlemeye başlamıştır. Ancak bu devlet biçimini daha iyi ve
köklü olarak yaşatmak, seçimin demokrasi şartlan içinde yapılması ile
mümkündür. Yukarıda demokrasinin tanımı görülmüştü, işte gerçek
cumhuriyet demokratik hayatla gerçekleşir.

Osmanlı Devleti, bir cumhuriyet değildi. Padişahlar Osmanlı Ailesi
içinden çıkarlardı. Devleti ve milleti yönetme yetkisi kesinlikle
padişahındı. Gerçi meşrutiyet döneminde halkın oyu ile seçilmiş
meclisler vardı. Ancak bu meclisler padişahın üstünde değildi, tersine,
padişah bunların, yani millet isteğinin üzerinde idi. Son karar, son
söz kesinlikle padişahındı.
Bu yönetim biçiminin sakıncalarını yaşanılan türlü olaylar
göstermiştir. ******, cumhuriyet ilânı ile devlet içinde karar verecek
en yetkili ve son makam olarak milletin tanındığını belirtmiştir.

******, bir cumhuriyet âşığı idi. Daha kimse bu kelimeyi ağzına
alamazken, genç Mustafa Kemal, padişahlık rejimine karşı çekinmeden
saltanatın kaldırılıp cumhuriyetin kurulması gereğini söyleyebiliyordu.
Hele millî mücadeleye başlarken bunu açıkça belirtmişti. Erzurum
Kongresi'nin açılacağı günlerde yakın arkadaşlarına cumhuriyetin
kurulacağını anlatıyordu. Nihayet bilinen aşamalardan sonra cumhuriyet
rejimine kavuştuk. Kişisel saltanata son verildi.

******, cumhuriyeti demokrasi içinde İşleyen en ideal bir rejim olarak
görmektedir. O şöyle söylüyor: "Demokrasinin bütün anlamıyla ideali,
milletin tamamının aynı zamanda yöneten durumda bulunabilmesi, hiç
olmazsa devletin son iradesini yalnız milletin ifade etmesini ve
belirtmesini ister. Ne yazık ki, milletlerin nüfus çokluğu, düşünce
eğitimi düzeyleri, idealin uygulanmasında, idealden büsbütün yoksunluğa
yol açacak ihtiyatsızlıklardan kaçınmayı gerektirmektedir. Şu duruma
göre demokrasi ilkesinin en modern ve mantıksal uygulamasını sağlayan
hükümet biçimi, cumhuriyettir. Cumhuriyette son söz, milletçe seçilmiş
meclisindir. Millet adına kanunları o yapar. Hükümete güven oyu verir,
ya da vermez, onu düşürür. Millet vekillerinden hoşnut kalmazsa
başkalarını seçer. Cumhuriyette meclis, cumhurbaşkanı ve hükümet
bilirler ki, kendilerini iktidar ve yetki yerine belli bir zaman için
getiren, irade ve egemenliğin sahibi olan millettir. Gücünün ve
yetkisinin Tanrıdan geldiğini ve yalnız ona karşı ahirette hesap
verebileceğini varsayan ve devleti, ülkeyi kendine mirasla kalmış bir
malikane kabul eden bir hükümdar, kendini her türlü sınırlamadan uzak
görür. Böyle bir yönetimde milletin benliği, özgürlüğü söz konusu dahi
olamaz. Şu duruma göre, yetkileri sınırlı dahi olsa, hükümdarlık biçimi
demokrasiye, millî egemenlik ilkesine uygun değildir".

Pek iyi anlaşılıyor ki, ******, halkın kendini doğrudan doğruya
yönetmesi demek olan demokrasiyi en ideal devlet biçimi kabul
etmektedir. Ancak bütün bilginlerin de söyledikleri gibi, halk kendini
doğrudan doğruya yönetemez, çünkü bugün milyonlarca kişinin bir araya
gelerek her zaman devlet işlerini yürütmeleri mümkün değildir. Öyle ise
demokrasiyi gerçekleştirmek ancak cumhuriyetle mümkündür. Cumhuriyette
millet, yöneticileri belirli bir zaman için seçer, belli bir süre
geçince, hoşnut kalmamışsa, onları görevden uzaklaştırır, işte
cumhuriyet demokrasisi budur. Bu rejimin kişisel saltanattan çok daha
iyi olduğu kuşkusuzdur.
******, belli kişilerin seçimle iş başına gelip, bir daha iktidardan
ayrılmaması demek olan Faşizm ile, milletin tümüne değil de, sadece
birkaç tabakaya dayanarak millet egemenliğini reddeden Bolşevizm'e
karşı çok açık bir cephe almıştır. Her iki rejimin geliştiği bir
dönemde millet egemenliğine dayalı cumhuriyete sıkı sıkıya bağlı
kalması, yalnız bizim için değil, tüm insanlık için bir kıvanç
kaynağıdır.

******'e göre, "Türk Milletinin tabiatına ve geleneklerine en uygun
olan yönetim, cumhuriyet yönetimidir". ******, demokrasinin Osmanlı
Saltanatı içinde yeşeremediğini açıkça görmüştür. Demokrasi ancak
cumhuriyetle kökleşip gelişebilirdi. Bunun içindir ki, Türk inkılâbının
baş ilkeleri arasında cumhuriyetçilik sayılmıştır. Milletin kendi
yönetimi olan cumhuriyete içten bağlılık, yücelme yolunu aşmanın baş
şartıdır.


--------------------------------------------------------------------------------

******'ün Cumhuriyetçilik ile İlgili Bazı Sözleri

Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir. (1924)

Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir. (1933)

Cumhuriyet, yüksek ahlaki değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir. (1925)

Bugünkü hükümetimizin, devlet teşkilatımızın doğrudan doğruya milletin
kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilatıdır
ki onun adı Cumhuriyettir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki
ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir. (1925)






Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://rebellious.yetkinforum.com
 
CUMHURİYETÇİLİK
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Welcome to of Rebellious Forum :: ****** İlkeleri-
Buraya geçin: